Tarih sizi affetmez

-
Aa
+
a
a
a

     "İnsanların hayatında olduğu gibi devletlerin hayatında da zor karar anları vardır" dedi hassas konuya girerken Tayyip Erdoğan...     Evini geçindiremediğinden, karnı zil çalan çocuklarına, komşularını öldürecek adama yataklık etme telkini yapan bir baba edasındaydı:     Konuşmasının satır altlarında "Siz zor bir şey yapmayacaksınız" diyordu, "Sadece katili pencereden alıp komşunun kilerine sokacaksınız. Gerisini o halledecek".     Alkışlamadı, tersine aynı mahallede büyüdüğü komşusunu hançerleyecek olmanın utancıyla sustu dinleyenler... Bunun üzerine kürsüdeki adam, büktüğü işaret parmağını başparmağına sürterek, "tamamen duygusal" bir çağrışımla yatakçı adaylarının vicdan azabını dindirmeyi denedi:     "Çok uğraştık, katile engel olamadık. Madem ki saldırı kaçınılmaz, bari biz de katılalım. Hem iş bittiğinde yüklü bir harçlık da koparacağız."   

Dondurmacı taktiği

     "Ahlaken" karşı olduğun bir savaşa "(çı)kar dürtüsüyle" girmek ahlaksızlıktır.     AKP’li vekiller bugün Meclis’te bir ahlak sınavına girecekler.     Görünen o ki, tarihi ve dini gönül bağlarını, parti programlarını, "Savaşa hayır" sloganlarını bir kenara koyup, emir komuta zinciri içinde Amerikan taleplerine oy verecekler.     Halkla değil, güç merkezleriyle raksetmenin diyetini ödeyecekler.     İslami vurgularla hükümet olup, ilk icraat olarak Müslüman bir ülkeye saldırı izni veren bir hareket olarak tarihe geçecekler.     Ne hikmetse, İsrail’le savunma işbirliği anlaşması yapmak, imam hatiplerin sonu olacak sürece imza atmak ve sarıklıları yoldan toplatmak işi de Erbakan’a yaptırılmıştı.     Gözbağcılığın ilgi alanına giriyor bu...     Gerçek iktidar, seçim sabahı size iktidar olduğunuz hissini yaşatıyor, sonra da birkaç aylık "ıslah programı"yla sizi kendine benzetiyor.     Sonunda Maraş dondurmacısındaymış gibi, külah elinizde sanırken, adam maşayı çekiverince ağzınız açık ortada kalıveriyorsunuz.     

Seçime ne hacet?

     Her gelen aynı sazı çalacak, her hükümet sadece söyleneni yapacaksa niye seçimle vakit kaybediyoruz ki?     Ekonomide hazır reçeteler uygulanacaksa,      Güvenlikte tabulara dokunulmayacaksa,      Diplomaside dayatılan çizgi aşılamayacaksa,      Savaşa ilk imzayı "Savaşa hayır" diyenler koyacaksa,      Kıbrıs’ta çözüm vaat edenler çözüme mani olacaksa,      Anayasa ancak "milletlerarası hukukun meşru saydığı hallerde" savaş ilanına cevaz verirken Meclis, ülkeyi, meşru dayanağı bulunmayan bir savaşa sokacaksa,      Bunca parlamenter, kendi tabanının sesini hiçe sayarak o savaş lehine parmak kaldıracaksa,      Seçime, Meclis’e, bunca partiye ne hacet.     Bize bir "teknisyenler hükümeti" yeter.    

Haydi ahlak sınavına!

     İnsanların hayatında da, devletlerinki gibi zor karar anları vardır.     Bugün milletvekilleri o anlardan birini yaşayacak.     "Aramızda para toplayalım, borcumuz neyse ödeyip şu diyetten kurtulalım" diyen, "Zilletle (horlanarak) yaşamaktansa illetle (hastalanarak) ölmeyi yeğle"yen halkın vekilleri!..     Seçmeniniz bugün size bakıyor olacak:     Haydi kaldırın da elleri görelim!..          [email protected]    http://www.milliyet.com.tr/2003/02/06/yazar/dundar.html